15 Ocak 2014 Çarşamba

15 aylık Arda..

1 ayı daha geride bıraktık ve 1 aylık zamanda Arda yine bize bol bol malzeme verdi. Hatta öyle ki unutmayayım, bloğuma şunu da aman yazayım diye notlar almaya başladım :)

14 Aralık Cumartesi günü şirketimizin geleneksel Yılbaşı gala yemeği vardı. Organizasyon WOW Convention Center' da olunca geçen yıl yaptığımız gibi Halkalı' da oturan Gülten Anne' lere gittik, Arda' yı babanneye teslim edip yemeğe gittik. Kendisinden asla haz etmediğim Gülben Ergen sahneye çıkınca da erkenden eve geri geldik. Döndüğümüzde Arda uyumuştu, şöyle bir bakayım diye odaya bir girdim önce göremedim Arda'yı, panik oldum. Dikkatli bakınca da yandaki manzara ile karşı karşıya olduğumu anladım :) Gülten Anne Arda düşer belki diye beşikteki yatağı yere indirmiş, çocukların oyuncaklarının olduğu rafın yanına koymuş. Bizimki de fıldır fıldır gece yatakta dönerken rafa girmiş, kedi gibi orada uyuyor.. Sonra gece bir ara uyandığımda da yatağın yanına dayadığımız minderin üzerine yuvarlanmış, orada uyuyordu :) Uyurken bile duramıyor yerinde bıdık.

Bu video da 21 Aralık Cumartesi günü Duygucum tarafından çekildi. Arda' nın bu halleri beni çok şaşırtıyor, duygulandırıyor, düşündürüyor.. Bazen isyan ediyorum, saçlarımı çekerken özellikle sinirleniyorum, sonra diyorum bir gün gelecek belki hiç yaklaşmayacak bana, kendini sevdirmeyecek, öptürmeyecek, "git başımdan" diyecek.. Şu an biz onu sevelim, ilgilenelim diye kendini paralıyor, bir gün bize kafa tutacak, uzaklaşacak.. Bunları düşününce "boşver" diyorum kendi kendime, "bu anların da tadını çıkarmak lazım.."



Yılbaşından 1 gün önce, 30 Aralık Pazartesi günü Arda' nın ilk saç traşını yaptırdım. Saçlarını çok seviyorduk ve hiç kıyamıyorduk aslında. Ama artık fazlasıyla gözünün önüne gelmeye, özellikle geceleri çok terletmeye başlamıştı. Kız olsa toplarsın da erkek olunca çare yok, bir yerde kesilecek o saçlar. Benim için hem çok hüzünlü hem de heyecanlı bir andı. Ama çok ani bir kararla hareket ettiğim için Boran yoktu yanımızda ve sonra çok pişman oldum. Sonuçta ilk traşı, babası da olmalıydı yani ama iş işten geçmişti ben bunu fark ettiğimde :( Zaten sevgilim bana biraz küstü bu yüzden, Adana' da seyehatteydi, whatsapp dan fotoğraf göndererek dahil etme çabalarım "çok kötü olmuş, çok ayıp ettin" gibi cevaplarla karşılandı.. Neyse, artık bunun acısı muhtemelen başka bir ilk anı yaşama evresinde benden çıkarılacak, eminim..




Elbette ilk saçından bir bukleyi sakladım. Arda bebeğim de traş sonrası gerçek bir erkek çocuğa dönüştü, yumuşacık olan saçları anında sertleşti, kıyamam..

Yılbaşında, çok uzun zaman sonra ev dışında bir program yaptık. Sapanca' da Cem, Duygu, Serdar ve Begüm' le 8 villadan oluşan bir tesise gittik. Programı yaptığımız andan itibaren Arda' yı götürüp götürmeme arasında gidip geldim. Sonra düşündüm, artık gece ayrı kalmaya da yavaştan alıştırsak fena olmayacak dedim. Hem onun düzeni de bozulmaz, hem biz de daha rahat oluruz diye Arda' yı annemlere teslim ettim. Bizim için gayet eğlenceli geçti, mekanda düzenlenen yemek ve eğlenceye çok bayılmadık. Saat 00.00' a gelmeden villamıza geri geldik, hediye alıp vermece, içki, poker, dilek balonu, cranium, muhabbet, tabu derken sabah 5.00' e geliyordu yattığımızda. Arda yokken şöyle uzun bir uyku çekerim diyordum, yine olmadı :)
Sevgili oğlum da sağolsun gece hiç uyumamış, hep mızıldanmış, annemleri uyutmamış, huzursuz girmiş 2014' e :( Ertesi gün kahvaltı sonrası hemen yola koyulduk. Böylelikle ilk kez geceyi bizsiz geçirme olayı pek başarılı olmadı ama alışacak, kararlıyım.
1 Ocak' ta eve geldikten sonra Arda' yı biraz dışarı çıkarayım dedim. Zaten Boran' ın işi vardı, evde rahat çalışsın, biz de bir önceki geceyi ana-oğul telefi edelim dedik :) Buyaka' nın içinde minik bir park-oyun alanı kuruyorlar. Arda'yı orada oynattım biraz, o kadar hoşuna gitti ki. Ama işte asıl o minik sandalyeye oturup, o minik masada eline kağıdı boyayı alıp bir çizgi çekti ya.. Nasıl duygulandım, nasıl bir şey o anlatamam.. Büyüyor oğlum, gözlerimin önünde değişiyor, ben ancak böyle anlarda idrak edebiliyorum..



















2 Ocak Perşembe günü annem altını değiştirirken Arda her zamanki gibi kendince oyun yapmış, kaçmaya başlamış ve kendini oradan oraya atarken düşmüş, alnını odasındaki sedirin köşesine çarpmış ve kaşı açılmış. Annem hemen evin arka sokağındaki sağlık ocağına götürmüş. Pansuman yapmışlar, sonra da "dikiş gerekebilir, burada atamıyoruz, dilerseniz bir de hastaneye götürün" demişler. Bu noktaya kadar annem telaş yapmamayım diye bana haber vermemiş, sonra sağlık ocağındayken beni aradı. İş yerindeydim tabi, hemen apar topar çıktım, hastaneye götürdüm. Tabi haberi ilk aldığımda çok panik oldum, ta ki Arda' yı görene kadar. Baktım pek panik yapılacak bir şey yok, biraz rahatladım. En tuhafı da şu, ben açık yara, kan, vs. böyle şeylere pek bakamam, içim kaldırmaz, bana kal gelir. Ama annelik gerçekten başka bir şey, hastanede Arda' yı bir asistan doktor ve bir hemşire tutup zorla zapt ederken, estetisyen doktor da dikişi atarken ve Arda acıdan değil ama korkudan çığlık çığlığa ağlarken ben de oradaydım. Annem kaçıp gitti ama ben korkusu biraz olsun azalsın diye yanı başında durdum, sürekli ona sesimi duyurmaya çalıştım, bir yandan da baya baya dikişlerin atılışını izledim. Kim bilir daha neler gelecek başımıza, Allah daha beterinden korusun, ilk kazamızı geçirdik böylece.

Son olarak Arda' nın hafta sonu gündüz uykusuna geçmeye çalışmasının anları geliyor. Ben ona ninni söylerken o da kendi kendine şarkılar söyleyip sonra böyle uyumamak için oyun yapıyor işte. Sonra da pes edip saçını çeke çeke dalıyor uykuya bıdık.. Evet bu arada, ayağımda sallıyorum, doğru gördünüz :) "Valla uyusun da nasıl uyursa uyusun" modeli vol.30875.



2 yorum: