7 Nisan 2015 Salı

Barcelona part.2 - Lay la lay la layyy :)

İlk günkü kötü tecrübeden sonra Barcelona'da geçirdiğimiz her gün birbirinden güzeldi ama benim favorim 15 Mart Pazar'dı diyebilirim.. Çünkü deli divane gezdik, sabahtan gecenin körüne kadar altını üstüne getirdik her yerin, öyle ki yatağa girdiğimde bacaklarımı hissetmiyordum :)

Pazar, güne 9.30'da  La Sagra da Familia' da başladık. Boran biletleri önceden netten almıştı ve sıra beklemeden girdik. Tavsiyem kesinlikle böyle yapılması çünkü gerçekten yoğun bir sıra oluyor.
Bu yapıyı gördüğüm zaman bende bir aydınlanma oldu, yalan yok. Gaudi' nin nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu merak ettim, sonra kendimi sorguladım biz ne yapıyoruz diye.. Yani bu dünyada gerçekten ne yapıyoruz, nasıl yaşıyoruz, bazı insanlar, dehalar, sanatçılar var.. Gerçekten var yani, aramızdalar.. Bambaşka dünyaları var.. Bir de biz varız, sıradan, herkes gibi, aynı düzende devam eden.. Anlamak, anlatmak zor gerçekten..




Gaudi özellikle hayatının son dönemini tamamen bu yapıya adamış ve ne yazık ki bitiremeden bir trafik kazasında ölmüş. Anlatılanlara göre üstü başı bir inşaat işçisi görünümünde olduğundan tanınmamış ve kimsesiz sanılarak bir devlet hastanesine bırakılmış. Daha sonra kimliği anlaşılınca hemen herkes seferber olmuş kendisi için ama o özel bir hizmet, ihtimam istememiş ve o şekilde vefat etmiş. Mezarı da son dönemde stüdyosunu taşıdığı bu yapının altında yer alıyor. İnşaat hala Gaudi' nin planına göre devam ediyor ve yapımı tamamen bağışlarla sağlanıyormuş. Yukardaki küçük makette görünen ortadaki en uzun kule hala yapılmamış örneğin..

Bu arada o sabah biz Sagra da Familia' nın tepesine çıktığımızda tesadüfen Barcelona caddelerinde bir Maraton vardı. Gün boyu biz oraya buraya gezerken de bu maraton devam etti. Hava da muhteşemdi ve sokaklar çok şenlikliydi anlayacağınız.









Sagra' dan sonra metro ve fünikiler ile Montjuic tepesine çıktık. Aslında Parc de Montjuic inanılmaz büyük bir yer, her yerini gezip görebilmek için en az yarım gün gerekiyor diyebilirim. Biz önce fünikülerden indiğimiz yerde kahve içip birer sandviç yedik manzaraya karşı. Sonra oradan botanik bahçelerinden yürüyerek tepeye kaleye çıktık. Manzara gerçekten inanılmazdı. Yürüyerek çıkmak elbette çok yorucu, burada 2 ayrı teleferik var, biri fünikülerden tepeye, kaleye sizi çıkartıyor. Diğeri de marinadan neredeyse fünikülere kadar, oldukça uzun bir teleferik. Yani hiç yürümek istemezseniz bunları da deneyebilirsiniz. Biz aşağı inerken yolun yarısına kadar teleferiği kullandık. İlginç bir İngiliz çiftle birlikte, zira kadın gayet rahatken adam resmen soğuk soğuk terliyordu düşeceğiz diye :)



















Teleferikten indikten sonra yürüyerek sahil şeridine ve La Rambla'nın sonunun bu sahil yoluna bağlandığı, Colombus Heykeli' nin de bulunduğu meydana geldik. Buradan sahil boyunca ilerleyip Gotik Mahallesi' ne girdik ve daracık sokaklarda kendimizi kaybettik. Gotik Mahallesi gerçekten harika bir yer, kendinizi tam olarak "evet İspanya' dayım" hissiyle doldurabileceğiniz, tarihi dokusuyla sizi içine çeken bir bölge. Burada Santa Maria Kilisesi' ni görüp Picasso Müzesi' ni gezdik. Picasso Müzesi için saat 15.00 sonrası giriş ücretsizdi, aklınızda olsun.






Gaudi kadar olmasa da Picasso da beni çok etkiledi diyebilirim. Ayrıca ben Picasso dendiğinde sadece soyut, portre ama aslında ağzı burnu başka yerde olan resimleri canlandırıyordum gözümde. Büyük cehalet.. Adamın sadece son dönemleri bu tarz eserlerle geçmiş, tarzı zaman içinde öyle değişmiş ki müzede yıldan yıla ilerledikçe insan çok daha iyi anlıyor. Bir de seramiklerle çalışmış, heykel yapmış, sadece resim de değil yani.. Mutlaka görülmeli.. (Bu arada içerde fotoğraf çekmek yasak olduğu için sadece avlusunda çektiğimiz bu fotoğrafı paylaşabiliyorum :))






















Picasso Müzesi' nden sonra The Catedral' e gittik. İçine girmedik ama önündeki merdivenlerde oturan insanların arasına karışıp dinlenirken, bu güzel müziği de dinleme şansı yakaladık. Ayrıca evlenen İskoç çiftin fotoğraf çekimi de çok eğlenceliydi :)





























Daha sonra deli divane acıktığımız için artık şu meşhur tapas olayına girelim diyerek Gotik Mahallesi içindeki Cal Pep' in yolunu tuttuk. Ancak maalesef kapalıydı :( Bu dükkan açıp kapama konusunda Katalan milleti biraz değişik gerçekten, o nedenle gidilecek yerlerin saatleri mutlaka önceden kontrol edilmeli. Aslında biz de etmiştik ama bir şekilde yanıldık. Daha sonra marina tarafına geri dönerken yine ünlü bir yer olan 7 Portes' e baktık ama o saat için fazla turistik ve pahalı geldi, belki bir akşam yemeği olabilir. En sonunda Casa Tomasa diye bir yere oturduk. Dışarda oturma alanı var, güneş de parlayınca ilgimizi çekti ama lezzetler öyle harikaydı diyemem açıkçası. Kalamar ve meşhur Paella' dan yedik, kötü değildi ama işte normaldi diyelim :)






















Yemekten sonra La Rambla'dan tekrar yukarı yürüyüp metroyla otelimize gittik. Biraz dinlenip soluklandık, giyindik kuşandık ve gece gezmesine çıkmak üzere tekrar Gotik Mahallesi' ne geri döndük. Burada arkadaşım Zeynep' in tavsiyesiyle öğrendiğim, araştırınca da çok ilgimi çeken Harlem Jazz Club' a gitmek istemiştik ama şansımıza o da kapalıydı :( Pazar akşamı bir yerin kapalı olması enteresan geldi bize ama işte dediğim gibi Katalan adetleri farklı..


Sonra Port Vell' e doğru yürüyüp, marinada tesadüfen bulduğumuz El Chipiron de Moncho's adlı mekanda oturduk. Birer tane kokteyl içtik, açık havada, deniza karşı oturabilmenin tadını çıkardık.

Gece yarısına doğru da yürüyerek yine çok ünlü olduğunu duyduğumuz Opium Mar Club' a gittik. Ancak baya bir yürüdük, özellikle gündüz yürüdüğümüz yolun üzerine fazla geldi ama ben yer yer zıplaya zıplaya gittiğim için gayet mutluydum. Boran biraz şikayetçiydi maalesef :) Hayaller canlı Jazz müzik dinlemekken hayatlar baya baya club havası oldu ama ben o bölgeyi de çok sevdim. :) Barcelonetta adı verilen ve kumsalların bulunduğu bu alanda Opium' dan başka CNC Restaurant, Pacha, Carpe Diem, Catwalk gibi yerler var.


Pazar akşamı olduğu için korkunç bir kalabalık yoktu ama yine de doluydu. Uzun zamandır kendimi kasmadan dans ettiğimi hatırlamıyordum açıkçası, çok iyi geldi bana..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder